40lı yaşlar,

Arka fonda gürültü azalır, kendi sesiniz netleşir. Radyo kanalının adı ''ben'' DJ ise ''siz'' olmuşsunuzdur. Kimin ne söylediğinden ya da istediğinden çok, sizin ne söylediğiniz ve isteğiniz önem taşır.

20'li ve 30'lu yaşlarımızı geçtikten sonra hayatta bir çok şey azalır. Daha az yemek, daha az almak daha az konuşmak, daha az insan tanımak ister bu yaş.

Çünkü ebeveynlerinizden duyduğunuz ''Hayat ne kısa!'' lafı, tokat gibi surata iner. Sahi 20 yıl mı geçmiş dünün üstüne... '’Hayat kısa, ölüm daim.'’ anlayışı dingin, tatlı ve yaratıcı bir telaşe getirir... Her şeyin çekirdeğini, özünü, içini görmek istersiniz.

Zamanın kısalığı ve zorbalığı yüzünden elinize aldığınız her kumu elekten geçirirsiniz. Çakıla ve taşa tahammüllünüz azalır. Sahteliğe, zehirli ilişkilere, gereksiz sohbetlere, faydasız tavsiyelere zaman kalmaz. Her şeyin fazlalığı atılır.

20'li ve 30'lu yaşların ''Bunu da deneyelim.'' cümlesi artık yerini, ''Bunda karar kılmalıyım'' cümlesine bırakır. Radyonun sesi, keskin, cızırtısız ve net. Her şey ne eksik ne fazla olması gerektiği gibi olmalıdır. Tahammül azalır, sınır çizgisi kalınlaşır.Bir şeyler önemini yitirir...Hayır demek kolaylaşır, evet demek daha zorlaşır. Kavgalar yerini hesaplaşmaya bırakır, bırakmadıysa unutulur.